Sormuyorum kendime. Sürdüğü , sevdiğim yere
kadar..
Güne saygı duyup, yarını unuttuğumdan
beri. Ve bu; insanlardan soyutlayarak kendimi aldığım nefesin meyvesi..
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Bu blogdaki popüler yayınlar
Yıllar sonra seni yeniden rüyalarıma misafir olunca hatırladım.. Bu sabah. Sonra yine bana ne demeye çalıştığını düşündüm durdum.. Önce elim gitmedi anılarına dönmeye, sonra mutlaka bir mesajı vardır görmediğim dedim. İndirdim hayatımın rafından seni. Ölüm yıl dönümünmüş yakınlarda. ''İnsan ne çabuk unutuyor'' diye geçirdim içimden. Baktım 16 yıl geçmiş gidişinin üzerinden. ''Haksızlık etme kendine, hala tek kalan o mum yanıyor işte''. Haksızlık etme. Seni uğurlamaya gelecek cesaretim yoktu. Uzun bir süre de uğramamıştım yanına.. Sonra beni görmek istediğinde yine böyle bir gecenin sabahında yanına çağırmıştın .. Sabahına mezarında aldım nefesi. O gün öyle bir huzur dolmuştu ki içime. Yine onca kafa karışıklığımın içinde bugün de aynı huzurla kaplı yüreğim. Yanımda olduğunu, seni son gördüğümdeki gülümsemenle hem de yanımda olduğunu biliyorum. Sen gözlerimin içine bakarak veda etmeseydin daha mı kolay olurdu bilmiyorum. Senden sonra değişen onca şeyle m...
Hayatımın dönüm noktası mıydı bilmiyorum ama değişimimin başlangıcı olduğuna eminim.. 05.05.2008 – Antalya O gün sabah 8:30 sıralarında okula gitmek için dolmuşa binmiştim. Ve 10 dakika sonrasında hayatımın değişimine ilk adımı atacağımdan habersizdim. Bizimle aynı şeritten gelen bordo renkli araç kendisine yanan kırmızı ışığa aldırış etmeden hareketine devam etmiş ve kavşağın geçişi devam eden sağ tarafındaki otobüsle şiddetli bir şekilde çarpışmıştı. Bordo renkli aracın savruluşunu izledim. Arka koltuktaki uzun saçlı kızın çarpmanın etkisiyle istem dışı yaptığı hareketleri.. anlıktı bunların hepsi. Sanki korku filminden bir bölüm gibi. Dolmuş yanından geçerken arabanın içindeki o uzun saçlı kıza baktım, yani istemeden sadece gözüm takılmıştı. Kanlar içindeki yüzünü tanıyordum. Hatta tanımaktan da öte; aklıma kazınmış bir yüzdü bu. Arabadan inemedim, sanırım olayın etkisiydi ve tabiri caizse donup kalmıştım. Okula...
Bugün kendinize bile itiraf etmekten kaçtığınız şeyleri fısıldayacağım kulaklarınıza.. Ben şimdiye kadar kendim için ne yaptım? Ya da önce başkaları için ne yaptıklarımızdan başlayayım. Sanırım liste bu yönde daha bir kalabalık. Maniküre ellerimi tuttuğunda bakımlı görünmek için gittim, neredeyse her defasında. Pedikür; evet bak o benim içindi. Çünkü lanet olası nasırlardan başka türlü kurtulamazdım. Saçlarımı değişiklik olsun diye kestirmemiştim mesela.. Kıçının arasına kaçtığında yürüyemediğin tangaları neden giydiğini de tartışmayalım. Beklentiyi neden hep minimum tuttun küçük kız? Neden ''hayır ben böyle olsun istiyorum!!'' diyemedin. Neden birilerine hep sen alttan almak zorunda kaldın? Ayrılık sonrası ödediğin taksitleri hiç açmıyorum. Tamam ardından kötü konuşma elbet, ne yaşadıysan yaşadın. Sonuçta güzel zamanlarında olmadı mı o ? Ama bırak şarkılar ait olmasın onun ruhuna. Dinleyebil yokluğunda da. Mutlu olmadığın ha...
Yorumlar
Yorum Gönder